top of page

Nitelikli Tersine Göç Nedir, Nasıl Yapılır?

  • Yazarın fotoğrafı: Brussels Crow
    Brussels Crow
  • 7 Tem
  • 2 dakikada okunur


Brussels Crow | AB Politikaları & Toplum

Son yıllarda sadece teknoloji şirketleri ya da girişimciler değil, akademisyenler, araştırmacılar ve yaratıcı profesyoneller de sınır ötesi hareketliliğin merkezine yerleşti. Ancak bu hareketlilik artık sadece “beyin göçü” değil; giderek artan oranda “nitelikli tersine göç” olarak karşımıza çıkıyor. Peki bu tam olarak ne anlama geliyor? Ve nasıl organize edilir?

Tersine Göç
Tersine göç, temel olarak yurt dışında eğitim almış, deneyim kazanmış bireylerin, bilgi ve yetkinliklerini kendi ülkelerine geri taşıması anlamına gelir. Ancak "nitelikli" tersine göç, sadece geri dönüşle sınırlı değildir — bu dönüşün kalıcı bir üretim, bilimsel katkı ve sosyoekonomik etki yaratmasını da içerir.
Bu dönüş bazen gönüllü, bazen zorunlu nedenlerle gerçekleşir. Son dönemde özellikle siyasi ve akademik baskı altındaki ülkelerde çalışan bilim insanlarının Avrupa’ya yönelmesiyle birlikte, tersine göç kavramı küresel ölçekte yeniden tartışılıyor.

Trump Dönemi ABD'den Fransa’ya Akademik Göç

Fransa’daki Aix-Marseille Üniversitesi’nin başlattığı “Safe Place for Science” (Bilim İçin Güvenli Alan) programı, nitelikli göçün nasıl stratejik hale getirilebileceğini gösteren güçlü bir örnek. Trump döneminde bilimsel fonların kesilmesinden, iklim değişikliği araştırmalarının hedef alınmasından endişe eden yüzlerce Amerikalı akademisyen bu programa başvurdu.

Aralarında Stanford ve Yale gibi prestijli üniversitelerden gelen başvuru sahipleri, AMU’nun sunduğu daha düşük maaşlara ve Fransız bürokrasisine rağmen, araştırma özgürlüğü ve toplumsal istikrar arayışıyla Avrupa’ya yöneldi. Üniversite bu proje için 15 milyon avroluk bir bütçe oluşturdu; hükümetle eş finansman görüşmeleri sürüyor.

“Sığınmacı Bilim İnsanı” Statüsü
Üniversite Başkanı Eric Berton’un önerisiyle Fransa’da bir “bilim insanı sığınmacı” statüsü oluşturulması tartışılıyor. Bu öneri, yalnızca ABD değil, dünyanın farklı bölgelerinden gelen akademisyenler için de örnek teşkil edebilir. AMU’nun girişimi, İkinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’dan Amerika’ya kaçan bilim insanlarının şimdi tam tersi bir yönelimde bulunmasını tarihsel bir ironi olarak yorumlanabilir.


Türkiye gibi genç, dinamik ama beyin göçü sorunuyla mücadele eden ülkeler için bu sorunun cevabı stratejik bir mesele:

  1. Kurumsal Programlar Kurulmalı– Fransa’daki AMU örneğinde olduğu gibi, kamu destekli ama üniversite inisiyatifiyle ilerleyen programlar geliştirilmeli.– TUBİTAK, YÖK veya üniversiteler “Bilim İçin Dön” türü yapılar oluşturmalı.

  2. Araştırma ve Yaşam Koşulları Dengelenmeli– Yüksek maaş yerine akademik özgürlük, uygun yaşam maliyeti, aile için eğitim olanakları gibi sosyal faktörler öne çıkarılmalı.

  3. Diplomatik ve Hukuki Alt Yapı Hazır Olmalı– Göçmen araştırmacıların geri dönüşünü kolaylaştıracak vize, vatandaşlık, akademik tanıma gibi hukuki yollar sadeleştirilmeli.

  4. İletişim Kanalları Güçlendirilmeli– Yurt dışında çalışan nitelikli Türk araştırmacılarla sürekli temasta olunmalı; diaspora akademisi gibi platformlarla bağlar güçlendirilmeli.

Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?
Türkiye, 2000’li yılların başında "beyin göçü alan ülke" olma hedefini dile getirmişti. Ancak bugün geldiğimiz noktada, birçok nitelikli birey özellikle akademi ve bilim alanında yurt dışında kalmayı tercih ediyor. AB ülkeleri, bu bireyler için artık sadece kariyer değil, "güvenli yaşam" da sunuyor.
Türkiye’nin AB üyelik süreci bağlamında, nitelikli tersine göç, bilimsel entegrasyon ve insan sermayesinin güçlendirilmesi açısından stratejik bir araç olabilir. Ufuk Avrupa programına tam katılım, bilim insanı dolaşımı anlaşmaları ve Avrupa araştırma ağlarına üyelik, Türkiye'nin bu alanda tekrar çekim merkezi haline gelmesini sağlayabilir.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page